Bir dönemin sevilen çocuk yıldızı Alyson Stoner, "Sürüsüne Bereket" (Cheaper by the Dozen) ve "Camp Rock" gibi yapımlarla hafızalara kazınmıştı. Ancak sahne ışıklarının arkasında, Hollywood'un genç bir oyuncu üzerinde kurduğu acımasız baskıyla mücadele ediyordu. Stoner, yakında çıkacak olan anı kitabında, kariyerinin en sarsıcı dönemlerinden birini, "Açlık Oyunları" (The Hunger Games) filmindeki efsanevi Katniss Everdeen rolü için seçmelere hazırlanırken yaşadığı korkunç deneyimi anlattı.
Rol Uğruna Ölümle Dans
Stoner için Katniss rolü, sadece bir kariyer fırsatı değil, aynı zamanda güçlü bir kadın kahramanı canlandırma hayaliydi. Ancak bu hayal, yeme bozukluğuyla savaşan genç oyuncu için adeta bir kâbusun başlangıcı oldu. Vanity Fair'de yayımlanan anılarında, "Katniss, amaç odaklı, zeki, atletik ve neyse ki fiziksel güzelliğinden çok yetenekleri ön planda olan bir karakterdi. Ama bu rol benim için ateşle oynamaktı" diyor. Karakterin "yetersiz beslenen bir bölgede büyüdüğünü yansıtacak kadar zayıf" olması gerektiğini düşünen Stoner, kendini tehlikeli bir yola soktu.
Henüz 17 yaşındayken ve zaten normal kilosunun altında olmasına rağmen, "dünyaca ünlü bir tıbbi zayıflama kampına" kabul edildi. Program, kelimenin tam anlamıyla şok ediciydi: İki hafta boyunca, kısıtlı kalori alımıyla günde yedi saat ağır egzersiz.
"Doktorların ve eğitmenlerin, normal kilonun altındaki reşit olmayan birinin günde yedi saat boyunca ağır antrenman yapmasına asla izin vermemesi gerekirdi. Ama tek söylemem gereken şey, bir rol için antrenman yaptığım oldu. Beni zihinsel olarak istikrarlı buldular ve kapıyı açtılar."
Göz Ardı Edilen Kalp Sorunu ve Hollywood Gerçeği
Stoner, Hollywood'un sağlığı nasıl ikinci plana attığını çok daha erken yaşlarda öğrendiğini de itiraf etti. Henüz 10 yaşındayken "Sürüsüne Bereket" filminin çekimleri öncesi yapılan sağlık kontrolünde, doktorun bir kalp üfürümü tespit ettiğini ancak bunu görmezden geldiğini belirtti:
"Doktora baş dönmesi ve baygınlık yaşadığımı söylediğimde, 'Bu, yapım şirketinin çalışmana izin vermesini engelleyebilir' diyerek dosyama hiçbir şey yazmadı. Ben de doktorun talimatına uydum ve sorunu görmezden geldim. O an Hollywood'un tıbbın, yasaların ve hatta sağduyunun üzerinde bir yer olduğuna karar verdim."
Çöküş: Seçmeler ve Sonrası
Tüm bu fedakarlıklar, seçmelerin ardından gelen hayal kırıklığıyla tam bir travmaya dönüştü. Rolü alamayan Stoner, günlerce haber beklerken vücudunun "açlık alarmı" verdiğini ve kontrolünü tamamen kaybettiğini anlattı. Haftalarca süren açlığın ardından, hayatının en büyük tıkınma nöbetini geçirdi. Önce birkaç kraker, sonra bir paket yulaf ezmesiyle başlayan yeme isteği, kısa sürede bir kutu dondurma, cipsler, çikolatalar ve eline geçen her şeyi "çenesi ağrıyana kadar" yemesiyle sonuçlandı.
Ertesi sabah ise en büyük kabusuyla yüzleşti. Tartıya çıktığında gözlerine inanamadı: "İki ayda verdiğim her kiloyu birkaç saatte geri almıştım. Vücudum, bir daha ne zaman besleneceğini bilmediği için her lokmaya tutunmuştu. Tüm ilerlemem silinmişti."
Bu çöküşün hemen ardından gelen telefonla role seçilmediğini öğrenen Stoner, "Yatağımda boş gözlerle oturdum. Kendimle ne yapacağımı bilmiyordum" diyerek yaşadığı derin boşluğu ifade etti. Stoner'ın tüm bu çarpıcı detayları paylaştığı "Semi-Well-Adjusted Despite Literally Everything" adlı anı kitabı, 12 Ağustos'ta okurlarla buluşacak.
