AFI Fest'ten Çifte Yıldız Işıltısı: Jackman ve Springsteen Filmleriyle Sinema Ziyafeti

Haber Merkezi

25 September 2025, 21:52 tarihinde yayınlandı

AFI Fest'in Yıldızlar Geçidi: Hugh Jackman'dan Bruce Springsteen Biyografisine Açılış ve Kapanış Filmleri Belli Oldu

Sinema dünyasının önemli duraklarından biri olan Amerika Film Enstitüsü (AFI) Festivali, 39. edisyonunun açılış ve kapanış filmlerini duyurarak merak uyandırdı. New York'un kalbinde bağımsız sinemanın ve hikaye anlatıcılığının simgelerinden **Tribeca Festivali** de 25. yıl dönümünü 3 Haziran'dan 14 Haziran 2026'ya kadar sürecek etkinliklerle kutlamaya hazırlanıyor. Tüm bu festival hareketliliğinin yanı sıra, 63. kez kapılarını açmaya hazırlanan New York Film Festivali (NYFF), sadece iddialı yapımlarıyla değil, aynı zamanda yaşayan efsane Daniel Day-Lewis'in beyaz perdeye dönüşü ve dünya sinemasının güncel siyasi ve sosyal temalara yaklaşımıyla da büyük bir heyecan yaratacak. Daniel Day-Lewis'in beklenen dönüşü ve sinemanın gündemle dansı hakkında daha fazla bilgi edinin. Bu yıl, hem duygusal bir müzikal drama hem de bir müzik efsanesinin derinliklerine inen bir biyografi filmiyle sinemaseverlere geniş bir yelpaze sunuluyor.

Kapanışta Duygusal Bir Müzikal: 'Song Sung Blue'

Festivalin kapanış filmi olarak belirlenen 'Song Sung Blue', 26 Ekim'de dünya prömiyerini yapacak. Hugh Jackman ve Kate Hudson'ın başrollerini paylaştığı bu Focus Features yapımı, gerçek bir hikayeden uyarlanmış. Film, şanssız iki müzisyenin, Neil Diamond'a adanmış neşeli bir saygı grubu kurarak aşkı ve hayallerini bulmasının asla geç olmadığını kanıtlamasını konu alıyor.

AFI Başkanı ve CEO'su Bob Gazzale, film hakkında yaptığı açıklamada, 'AFI FEST, sevgi ve direniş, müzik ve sihir hakkında zamanında bir film olan 'Song Sung Blue'nun dünya prömiyeriyle yıllık mükemmellik ve sanat kutlamamızı kapatmaktan gurur duyuyor. İzleyiciler, 'Sweet Caroline' nakaratını söyleyerek tiyatrodan ayrılacaklar – o kadar iyi, o kadar iyi, o kadar iyi!' ifadelerini kullandı.

Filmde Jackman ve Hudson'a Michael Imperioli, Ella Anderson, King Princess, Mustafa Shakir, Hudson Hensley, Fisher Stevens ve Jim Belushi gibi isimler eşlik ediyor. Bu yapım, izleyicilere hem eğlenceli hem de ilham verici anlar yaşatmayı vaat ediyor ve 25 Aralık'ta Amerika genelinde sinemalarda vizyona girecek.

Açılışta Bir Rock Efsanesinin Portresi: 'Deliver Me From Nowhere'

AFI Fest'in açılış filmi ise 22 Ekim'de sinemaseverlerle buluşacak olan 'Springsteen: Deliver Me From Nowhere'. 20th Century Studios imzalı bu biyografik müzik draması, rock efsanesi Bruce Springsteen'i 'The Bear' dizisinden tanıdığımız Jeremy Allen White'ın performansıyla beyaz perdeye taşıyor. Scott Cooper tarafından yazılıp yönetilen film, Warren Zanes'in biyografisinden uyarlandı.

Öne Çıkanlar: Springsteen'in Dönüm Noktası

'Deliver Me From Nowhere', Springsteen'in kariyerinin erken dönemlerindeki, 1980'lerin başındaki bir dönüm noktasına odaklanıyor. Şöhret basamaklarını tırmanırken, 1982 tarihli 'Nebraska' albümü için kişisel akustik şarkılarını nasıl oluşturduğunu ve aynı zamanda onu küresel bir yıldıza dönüştürecek 'Born in the U.S.A.' albümünün demolarını nasıl kaydettiğini gözler önüne seriyor. Film, bir yandan müziğe tutku dolu bir yolculuk sunarken, bir yandan da sanatçının kişisel iç hesaplaşmalarına ayna tutuyor.

Jeremy Strong, Springsteen'in menajeri ve plak yapımcısı Jon Landau'yu canlandırırken, Odessa Young ise 'Boss'un aşk ilgisi olarak karşımıza çıkıyor. Yönetmen Scott Cooper, filmin AFI Fest'i açmasından duyduğu gururu dile getirerek, 'AFI her zaman cesur, anlamlı hikaye anlatıcılığını desteklemiştir ve bu geleneğin bir parçası olmaktan minnettarım. Bruce'un kökleri sonsuza dek New Jersey'de olsa da, Los Angeles onun sanatsal sesini şekillendirmede derin bir rol oynadı.' dedi.

Sinema Endüstrisinin Büyük Dönüşleri: Daniel Day-Lewis ve Rick Moranis

Sinema dünyasının en çok konuşulan olaylarından biri şüphesiz, tarihin en saygın oyuncularından biri olan Daniel Day-Lewis'in emeklilikten dönerek, oğlu Ronan'ın yönetmenlik denemesi "Anemone" filminde rol alması. New York Film Festivali (NYFF) kapsamında büyük bir beklenti yaratan bu dönüş, sinemaseverler arasında heyecanla karşılandı. NYFF sanatsal direktörü Dennis Lim'in de belirttiği gibi, Daniel Day-Lewis'in ekrana her çıkışı, sahip olduğu manyetik varlıkla sahneyi domine ediyor ve onun neden tüm zamanların en büyük aktörlerinden biri olduğunu hatırlatıyor.

Bu tür büyük isimlerin geri dönüşleri sinema dünyasında her zaman büyük bir heyecan yaratır. Benzer bir şekilde, kült bilim kurgu parodisi Spaceballs'un efsanevi aktörü Rick Moranis de uzun bir aranın ardından Spaceballs 2 filmiyle beyazperdeye geri dönüyor. Lord Dark Helmet rolüyle ikonlaşan Moranis, eşinin vefatından sonra çocuklarına odaklanmak için verdiği arayı sonlandırarak, 1997'den bu yana ilk büyük canlı aksiyon film rolüyle hayranlarını sevindirdi. Bu devam filmi, orijinal kadrodan Bill Pullman (Lone Starr), Mel Brooks (Yogurt) ve Daphne Zuniga (Prenses Vespa) gibi isimleri yeniden bir araya getirirken, Josh Gad, Keke Palmer ve Lewis Pullman gibi yeni yetenekleri de kadrosuna katıyor. Rick Moranis'in sinemaya bu beklenen dönüşü hakkında daha fazla bilgiye Rick Moranis'in Spaceballs 2 ile emeklilik dönüşü haberimizden ulaşabilirsiniz.

Festival Programında Başka Neler Var?

AFI Fest, bu iki dikkat çekici filmin yanı sıra zengin bir seçki sunuyor. Noah Baumbach'ın 'Jay Kelly', James Vanderbilt'in 'Nuremberg', Gus Van Sant'ın 'Dead Man's Wire' ve David Michôd'un 'Christy' gibi kırmızı halı prömiyerleri de festival programında yer alıyor. Özel Gösterimler bölümüne eklenen filmler arasında Saoirse Ronan'lı 'Bad Apples', Yorgos Lanthimos'un 'Bugonia'sı ve 'The Choral' gibi yapımlar bulunuyor.

Bu kapsamlı seçkiye ek olarak, New York Film Festivali (NYFF) de kendi iddialı programıyla dikkat çekiyor. Luca Guadagnino’nun “After the Hunt” filmiyle açılışı yapılacak olan NYFF, kapanış filmi olarak Bradley Cooper’ın “Is This Thing On?” filmini seçti. Martin Scorsese’nin “Mr. Scorsese” belgeseli ve Ben Stiller'ın kişisel belgeseli de NYFF programında öne çıkan yapımlar arasında. NYFF sanatsal direktörü Dennis Lim, festivalin sadece dünya prömiyerlerine odaklanmadığını, yılın en ilginç ve önemli filmlerini bir araya getirerek sinema kültürünün kapsamlı bir portresini sunduğunu ifade ediyor.

Yorgos Lanthimos'un merakla beklenen "Bugonia" filmi, sinema dünyasının önde gelen bağımsız yapım şirketlerinden Focus Features'ın 18 Ekim'de Los Angeles'taki Universal Studios'ta düzenleyeceği tek günlük sürükleyici FocusFest etkinliğinde özel bir ön gösterimle izleyiciyle buluşacak. Bu yeni festival, hem klasikleşmiş yapımlara saygı duruşunda bulunacak hem de geleceğin sinema trendlerine ışık tutacak. Filmde Emma Stone ve Jesse Plemons'ın başrollerini paylaştığı ve Dünya'yı yok etmek isteyen bir uzaylı olduğuna inandıkları zengin bir CEO'nun peşine düşen iki komplo teorisyeni adamın hikayesini konu alan "Bugonia", 24 Ekim'de sınırlı gösterimle vizyona girecek. FocusFest hakkında detaylı bilgi için FocusFest Sinema Festivali: Bugonia Filmi haberimize göz atabilirsiniz.

39. kez düzenlenecek olan festival, 22-26 Ekim tarihleri arasında TCL Chinese Tiyatroları'nda gerçekleşecek. Kırmızı halı prömiyerleri, özel gösterimler, dünya sineması, belgeseller ve kısa filmlerden oluşan özenle seçilmiş bir programla sinemaseverleri ağırlayacak. Festivalin tam programı 30 Eylül'de açıklanırken, tekil biletler 6 Ekim'den itibaren satışa sunulacak. 'Deliver Me From Nowhere' ise 24 Ekim'de ABD'de sinemalarda olacak.

Gerçekten de, küresel sinema sahnesi son dönemde olağanüstü bir yetenek patlamasına tanıklık ediyor. Özellikle Çin sineması, uluslararası festivallerde kazandığı prestijli ödüllerle adından sıkça söz ettiriyor. Jia Zhangke'nin 'Çin yeteneğinin patlaması' olarak nitelendirdiği 2025 yılı, Huo Meng'un Berlin Film Festivali'nde En İyi Yönetmen ödülü, Bi Gan'ın Cannes Film Festivali'nde Jüri Özel Ödülü ve Cai Shangjun'un Venedik'te Xin Zhilei'ye En İyi Kadın Oyuncu ödülünü getiren başarısı gibi dönüm noktalarına sahne oldu. Bu başarılar, Çinli sinemacıların kendi köklerine sadık kalarak küresel izleyiciyle nasıl bağ kurduğunu ve sinemanın evrensel dilini konuştuğunu gösteriyor. Bu konuda daha fazla bilgi edinmek için Pingyao Film Festivali: Çin Sineması Uluslararası Yetenek Patlaması başlıklı haberimize göz atabilirsiniz.

Değerlendirme: Zıt Kutupların Çekiciliği ve Sinemanın Toplumsal Rolü

AFI Fest'in bu yılki seçimi, sinemanın farklı yönlerini kucaklama arzusunu net bir şekilde ortaya koyuyor. Bir tarafta, Hugh Jackman ve Kate Hudson'ın neşeli performanslarıyla umut ve hayallere odaklanan 'Song Sung Blue' gibi 'iyi hissettiren' bir müzikal varken, diğer tarafta Jeremy Allen White'ın Bruce Springsteen'i canlandırdığı 'Deliver Me From Nowhere' gibi daha katmanlı, bir ikonun oluşum sürecine derinlemesine inen bir biyografi filmi yer alıyor. Bu zıtlık, festivalin hem geniş kitlelere hitap etme hem de sanatın derinliklerini keşfetme misyonunu vurguluyor. Festival, bu iki güçlü filmle, bir yandan müzik ve sinemanın birleştirici gücünü kutlarken, diğer yandan da sanatçıların yaratım süreçlerine ve kişisel mücadelelerine ışık tutuyor. New York Film Festivali gibi diğer önemli etkinlikler de, Luca Guadagnino’nun “After the Hunt” gibi filmleriyle #MeToo çağının kampüs politikaları ve devlet yolsuzlukları gibi yakın tarihteki olayları ele alarak sinemanın sadece bir eğlence aracı olmadığını, aynı zamanda toplumsal olaylara ayna tutan güçlü bir sanat formu olduğunu bir kez daha kanıtlıyor. Bu durum, sinema festivallerinin güncel kültürel ve politik tartışmalara nasıl bir zemin sunduğunu gözler önüne seriyor.

Kaynak: Variety