ABD Ulusal Karayolu Trafik Güvenliği İdaresi (NHTSA), teknoloji devi Tesla hakkında, şirketin Otopilot ve Tam Kendi Kendine Sürüş (FSD) adı verilen sürücü destek sistemlerini içeren kazaların raporlamasında ciddi gecikmeler yaşandığı iddiasıyla kapsamlı bir soruşturma başlattı. Bu gelişme, otomotiv endüstrisinde sürücü destek teknolojilerinin güvenilirliği, şeffaflık ve regülasyonlar üzerine yeni bir tartışma başlatıyor.
Ancak güvenlik endişeleri sadece yazılımsal sistemlerle sınırlı değil. Alman devi Volkswagen'in, son model araçlarında kullandığı kapasitif dokunmatik tuşlar nedeniyle ABD'de toplu bir dava ile karşı karşıya kalması, sektörün 'her şeyi dijitalleştirme' arzusunun ne gibi riskler barındırdığını gösteriyor. Özellikle direksiyon simidine entegre edilen bu aşırı hassas tuşların, istenmeyen özelliklerin devreye girmesine yol açarak en az bir ölümcül kazaya karıştığı iddiaları, teknoloji ve güvenlik arasındaki dengeyi bir kez daha sorgulatıyor. Bu kapsamda, Volkswagen dokunmatik tuş davası ve ölümcül kaza iddiası, modern otomobil tasarımında ergonomi ve sezgiselliğin önemini bir kez daha gündeme getiriyor.
Gecikmeli Raporlama İddiaları Odağında Soruşturma
Reuters tarafından ilk kez bildirilen ve InsideEVs tarafından incelenen federal belgelere göre, NHTSA'nın Kusur Araştırma Ofisi (ODI), Tesla tarafından sunulan çok sayıda kaza raporunda tutarsızlıklar tespit etti. Bu raporlarda belirtilen kazaların, Tesla'nın kazayı öğrendiği tarihten aylar önce gerçekleştiği belirlendi. Mevcut Yönetmelik, Tesla'nın bu tür kazaları olaydan sonraki bir ila beş gün içinde bildirmesini zorunlu kılarken, birçok vakada bu süreye uyulmadığı öne sürülüyor.
"ODI, Tesla, Inc. tarafından 'Ayakta Genel Emir 2021-01' (SGO) kapsamında sunulan ve rapor edilen kazaların, rapor tarihlerinden aylar veya daha uzun bir süre önce meydana geldiği çok sayıda olay raporu tespit etmiştir. Bu raporların çoğunda, kazalarla ilgili olarak o dönemde yürürlükte olan Ayakta Genel Emir, Tesla'nın kazadan haberdar olmasından sonraki bir ila beş gün içinde bir rapor sunulmasını gerektiriyordu." - Federal Belge
Otopilot ve FSD: Yanlış Algı ve Gerçekler
Tesla'nın Otopilot ve "Tam Kendi Kendine Sürüş" (Full Self-Driving - FSD) paketleri, Society of Automotive Engineers (SAE) tarafından belirlenen standartlara göre "Seviye 2" sürücü destek sistemleri olarak kabul ediliyor. Bu sistemler, frenleme, direksiyon ve hızlanma gibi araç kullanım fonksiyonlarında sürücüye yardımcı olabilir ancak aracın yasal kontrolü her zaman sürücüdür. Adındaki "Tam Kendi Kendine Sürüş" ibaresi, pek çok tüketiciyi aracın tamamen otonom olduğu yanılgısına düşürse de, mevcut teknoloji ve yasal düzenlemeler buna izin vermemektedir.
Seviye 2 Sürücü Destek Sistemleri Ne Anlama Geliyor?
- Yardımcı Rol: Araç, belirli sürüş görevlerinde sürücüye destek olur.
- Sürücü Sorumluluğu: Direksiyon başında her zaman bir sürücü bulunmalı ve sürüşe tam dikkat etmelidir. Yasal olarak araçtan sorumlu olan kişi sürücüdür.
- "Gözler Yolda, Eller Serbest": Bazı gelişmiş sistemler belirli koşullarda ellerin direksiyondan çekilmesine izin verse de, gözlerin daima yolda olması ve müdahaleye hazır olunması gerekir. Gerçek "gözler kapalı" otonomi, çok sınırlı Mercedes modellerinde, belirli koşullar altında (Nevada/Kaliforniya otoyolları, düşük hız, iyi hava) henüz test aşamasındadır ve yaygın değildir.
Şirketin Savunması ve Eleştirel Bakış Açısı
Tesla, Otopilot sisteminin insan sürüşünden daha güvenli olduğunu iddia etse de, bu iddiaları destekleyecek yeterli veriyi bağımsız uzmanlarla paylaşmamakla eleştiriliyor. Şirket genellikle kaza verileri konusunda ketum davranmakta ve olaylar meydana geldiğinde sorumluluğu sürücülere yükleme eğiliminde olmaktadır. Federal belgede yer alan bilgilere göre Tesla, gecikmelerin dahili veri toplama sistemlerindeki bir aksaklıktan kaynaklandığını ve bu durumun düzeltildiğini savunuyor. Ancak bu soruşturma, şirketin Tam Kendi Kendine Sürüş ve Otopilot sistemlerinin kamuoyundaki algısını zedeleyebilecek bilgileri kasıtlı olarak yavaşlatıp yavaşlatmadığına dair ciddi şüpheleri beraberinde getiriyor.
Elbette, büyük şirketlerin zaman zaman raporlama süreçlerinde yetersizlikler yaşayabileceği veya bürokratik engellere takılabileceği bir gerçektir. Ancak özellikle sürücü güvenliği gibi kritik bir alanda, şeffaflık ve zamanında raporlama, hem tüketicilerin güveni hem de regülatörlerin denetimi açısından hayati önem taşımaktadır. Bu soruşturmanın sonuçları, Tesla'nın raporlama pratikleri ve sürücü destek teknolojilerinin geleceği üzerinde önemli etkiler yaratabilir.
Bu bağlamda, Volkswagen'in kendi tasarım şefinin kapasitif dokunmatik kontrolleri kullanmanın bir 'hata' olduğunu itiraf etmesi ve yeni modellerde fiziksel düğmelere geri döneceklerini açıklaması, otomobil üreticilerinin kullanıcı geri bildirimlerini ve güvenlik endişelerini ne kadar dikkate alması gerektiğini net bir şekilde ortaya koyuyor. Bu tür itiraflar, şirketlerin tasarım ve mühendislik kararlarında şeffaflığın önemini bir kez daha vurguluyor.
Gelecek ve Otonom Sürüşün Evrimi
Bu soruşturma, sadece Tesla için değil, genel olarak otonom ve gelişmiş sürücü destek sistemleri geliştiren tüm şirketler için bir uyarı niteliği taşıyor. GM'in Super Cruise gibi "eller serbest otoyol yardım" özellikleri ile Waymo'nun tamamen otonom taksileri gibi sürücüsüz sistemler arasındaki teknik ve yasal farkın net bir şekilde anlaşılması, sektörün geleceği için kritik. Tüketici güvenini sürdürmek ve teknolojinin sorumlu bir şekilde gelişmesini sağlamak adına, şeffaflık, doğru bilgilendirme ve hızlı raporlama temel prensipler olmalıdır.
Bu bağlamda, Tesla'nın ürün stratejisi de bu fütüristik vizyonla şekilleniyor. Şirket, popüler SUV modeli Model Y'nin uzun şasili ve altı koltuklu versiyonunu Çin'de piyasaya sürerken, CEO Elon Musk, ABD'deki otonom sürüşün ortaya çıkışını gerekçe göstererek bu çok beklenen modelin Amerika pazarına hiç sunulmayabileceği ya da en erken 2026 sonuna kadar gelemeyeceği ihtimalini gündeme getirdi. Musk'a göre, tam otonom araçların yaygınlaşmasıyla kişisel araç sahipliği azalacak ve şirket, tüm kaynaklarını otonom teknolojiyi mükemmelleştirmeye harcamalı. Ancak bu vizyon, altı kişilik bir ailenin fiziksel olarak altı koltuklu bir araca ihtiyacı olduğu gerçeğini göz ardı ediyor ve tüketicilerin güncel ihtiyaçları ile fütüristik hedefler arasındaki dengeyi sorgulatıyor. Bu stratejik kararın detayları ve ABD otonom sürüş kararı hakkında daha fazla bilgi için Tesla 6 Koltuklu Model Y ABD Otonom Sürüş Kararı haberimize göz atabilirsiniz.
Endüstrinin 'akıllı telefonlaşma' takıntısına karşı yükselen 'Otomobil, tekerlekli bir telefon değildir' eleştirisi, bu tür davalarla daha da güçleniyor. Üreticilerin, minimalist tasarım uğruna on yıllardır kanıtlanmış ergonomi kurallarını göz ardı etmesi, sürücü güvenliği açısından ciddi riskler barındırıyor. Nitekim Tesla'nın bile, Model 3'te kaldırdığı fiziksel sinyal kolunu yoğun kullanıcı şikayetleri ve güvenlik endişeleri üzerine geri getirmesi, sektördeki bu 'dijitalleşme' hatasından bir dönüş sinyali olarak kabul edilebilir. Bu durum, dokunmatik ekranlar ve fiziksel kontroller arasında doğru dengeyi bulmanın, gelecekteki trajik kazaları önlemek adına hayati olduğunu gösteriyor.
NHTSA'nın bu kapsamlı soruşturmasının, gerçeklerin ne olduğunu ortaya koyması ve sürücü destek sistemlerinin gelecekteki regülasyonlarına ışık tutması bekleniyor. Sen,Nexus olarak gelişmeleri yakından takip etmeye devam edeceğiz.
Kaynak: InsideEVs