Elektrikli araç (EV) denildiğinde aklınıza ilk gelen ülkeler muhtemelen Norveç, Almanya veya ABD'nin teknoloji merkezleri oluyor. Ancak son veriler, EV devriminin asıl merkez üssünün sessizce ve derinden dünyanın bambaşka köşelerine kaydığını gösteriyor. Batılı ülkeler teşvikleri kesip hedeflerini ertelerken, Nepal ve Etiyopya gibi gelişmekte olan ekonomiler, radikal politikalar ve Çin'in üretim gücüyle elektrikli araç pazarında rekorlar kırıyor.
Bloomberg verilerine göre, 2024'te satılan yeni otomobillerde elektrikli araç payında Norveç'in ardından gelen ülkeler, gelir seviyesi yüksek Singapur'un yanı sıra, şaşırtıcı bir şekilde Etiyopya ve Nepal oldu. Bu durum, elektrikli araçlara geçişin sadece zenginlik veya çevreci bir vizyonla ilgili olmadığını, aynı zamanda ekonomik zorunluluklar ve stratejik devlet politikalarıyla da ne kadar yakından ilişkili olduğunu gözler önüne seriyor.
Nepal: Zorunluluktan Doğan Elektrikli Dönüşüm
Himalayalar'ın eteğindeki Nepal, belki de bu devrimin en çarpıcı örneği. Ülkede satılan yeni binek otomobillerin %76'sı tamamen elektrikli. Sadece beş yıl önce neredeyse hiç var olmayan bir pazar için bu, inanılmaz bir sıçrama. Peki bu nasıl başarıldı?
Hikayenin kökleri 2015 yılına dayanıyor. Hindistan'ın uyguladığı abluka sonrası petrol ithalatında büyük sıkıntılar yaşayan Nepal hükümeti, enerji bağımsızlığı için stratejik bir karar aldı. Ülkenin zengin hidroelektrik potansiyeline yatırım yaparken, bir yandan da petrol bağımlılığını azaltmak için ulaşımda radikal adımlar attı. İçten yanmalı motorlu (ICE) araçların ithalat vergileri astronomik seviyelere çıkarılırken, elektrikli araçlar için vergiler ciddi oranda düşürüldü. Sonuç olarak, birçok modelde elektrikli bir araba satın almak, benzinli muadilinden daha ucuza geldi.
Nepal'in Başarı Formülü
- Yüksek Vergi Politikası: Benzinli/dizel araçlara caydırıcı ithalat vergileri.
- Düşük Vergi Politikası: Elektrikli araçlara (EV) teşvik edici düşük ithalat vergileri.
- Enerji Bağımsızlığı: Ülkenin hidroelektrik santrallerinden üretilen ucuz elektriği kullanma stratejisi.
- Altyapı Yatırımları: Başkent Katmandu ve ana yollar boyunca şarj ağının genişletilmesi.
- Coğrafi Avantaj: Dünyanın en büyük EV üreticisi Çin'e olan yakınlık, BYD gibi markaların uygun fiyatlı modellerine erişimi kolaylaştırdı.
Etiyopya: Dünyada Bir İlk ve Radikal Bir Yasak
Afrika Boynuzu'ndaki Etiyopya ise daha da cesur bir adım attı. 2024 yılında, dünyada içten yanmalı motorlu araçların ithalatını tamamen yasaklayan ilk ülke oldu. Bu kararın etkileri kısa sürede görüldü. Hükümet verilerine göre, ülkedeki yaklaşık 1.3 milyonluk araç parkının 100 binden fazlası, yani %8.3'ü artık tamamen elektrikli. Bu oran, Etiyopya'yı Afrika kıtasında açık ara lider konumuna taşıyor.
Etiyopya'nın 2030 hedefi ise yollarında 500 bin elektrikli araca ulaşmak. Avrupa Birliği ve ABD'nin 2035 hedeflerinde tereddüt yaşadığı bir dönemde, Etiyopya'nın bu kararlı adımı, gelişmekte olan ülkelerin dönüşümde ne kadar istekli olabileceğinin bir kanıtı niteliğinde.
Eleştirel Bakış: Başrol Oyuncusu Çin ve Olası Riskler
Bu başarı hikayelerinin arkasındaki ortak ve en önemli aktör ise şüphesiz Çin. Hem Nepal'de hem de Etiyopya'da satılan elektrikli araçların büyük çoğunluğu, BYD gibi Çinli devlerin ürettiği uygun fiyatlı ve bol seçenekli modellerden oluşuyor. Batı'nın Çinli EV markalarına karşı gümrük duvarları ördüğü ve ticari savaşları kızıştırdığı bir ortamda, Çinli üreticiler kendilerine yeni ve istekli pazarlar bulmuş durumda.
Ancak bu durum, madalyonun diğer yüzünü de beraberinde getiriyor:
- Tek Kaynağa Bağımlılık: Bu ülkelerin ulaşım sektörlerinin geleceği, neredeyse tamamen Çin'in endüstriyel sağlığına ve politikalarına bağımlı hale geliyor. Çin'in kendi içindeki agresif fiyat savaşları veya olası bir üretim krizi, bu pazarları doğrudan ve derinden etkileyebilir.
- Altyapı Yeterliliği: Elektrikli araç sayısındaki bu hızlı artış, ülkelerin elektrik şebekeleri üzerinde ne kadar baskı oluşturacak? Özellikle kırsal bölgelerde şarj altyapısının yaygınlaşması, bu dönüşümün sürdürülebilirliği için en kritik test olacak.
Sonuç olarak, elektrikli araçlara geçişin artık tek bir reçetesi yok. Nepal ve Etiyopya örnekleri, ekonomik pragmatizmin ve cesur politikaların, zenginlikten daha güçlü bir itici güç olabileceğini gösteriyor. Batı yavaşlarken, gelişmekte olan dünya, Çin'in de desteğiyle, ulaşımın geleceğini yeniden şekillendiriyor ve küresel EV haritasını beklenmedik bir şekilde yeniden çiziyor.
Bu haberin oluşturulmasında InsideEVs tarafından yayınlanan verilerden ve analizlerden yararlanılmıştır.